10 Aralık 2010 Cuma

Hayat ve Ölüm.... (Zamansız Ayrılışlar...)

Son bir haftadır ölümü bu kadar yakın hissetmemiştim sanırım kendime... Sebebi ile Tv ekranlarından haberim yok ama Gazetelerden takip edebildiğim kadarıyla Ceyla Gölcüklü isimli bayanın bana ve bi çok insana göre zamansız gitmesi sanırım... Kadıncağızı tanımam etmem ismini bile ilk kez duydum desem yeridir. Ama ölüm haberinin üzerindeki resimdeki iki tane ışıl ışıl parlayan göz fazlasıyla etkiledi beni....

Anladım ki harbiden herşey yalan... Çoğu kez gazete mansetlerinde ölümleri görüyordum zamansız olarak. Ama çoğu kendi ecelleri değildi... Ya katil baba alıyordu canı ya psikopat anne yada cinnet getiren komşu... Tabi gencecik yaşta kimse haketmiyor ölümü... Ne o meşhur gündemde olan ölüm ne de ecelleriyle ölemeyenler...

Hayat aslında o kadar kısa ki sevgili dostlarım üzmemek gerekiyor çevrendekileri... Daha bi sıkı sarılman gerekiyor. Pişmanlıkların keşkelerin olmaması gerekiyor kanımca... Şimdi o medyatik kadına sorsa azrail "Bütün mal varlığının karşısında seni bırakıcam bir kaç gün daha istermisin?" Bnce cevap "evet" olurdu.
Kızına daha bi sıkı sarılır öper koklar son kez,kırdığı kalpleri ufakta olsa onarmaya çalışır pişmanlıkları için çaba sarfederdi az da olsa her insan gbi... Tabi o zaman bu hayat değişmiş olurdu. Gel gelelim ki hiçkimsenin öyle bir şansı yok!! Olmadı! Olmayacakta!!!

Neler yaptığınızın önemi yok(Ne yaptığınıza bağlı birazda) insanlara nası izlenim bıraktığınızda çok önemli zamanlı veya zamansız gidişlerde... Çnkü insanlar sizi hep son gördüğü gbi hatırlarlar... kırdıysanız onu size kızgın,kırgın yada hiç bi sebep yokken ufacık bi gülümseme verdiyseniz mutlu buruk ve hüzünlü ve daime size nefreti olsa bile gülümsemeyle anımsar sizi,sizin ona yaptığınız gbi...

Dün gece uyurken Can Yücel'in bi yazısında dediği gbi gözlerimi kapadım ve cenaze törenimi düşündüm... Bi kenarda annecim sessizce ağlayıp isyan ediyordu. Diğer kenarda da diğerleri... Neyse derine dalıp depresif takılmayalım... Gerek yok...

Sadece tek önerim gerçekten sebepsiz yere etrafınızdaki insanları kırmayın(buna herkes olduğu gbi bende dahil) pişmanlıklarınızı içinize atmayın paylaşın.... sevdiğinizin elinden tutun! Keşke dememek için her cabayı sarfedin! Vicdan azabı ile ölmeyin çnkü... Ve hazır bu yazıyı okumuşken sevdiğinize onu ne kadar sevdiğinizi söyleyin... gözlerine bakın ve gülümseyin... Anneniz babanız kardeşiniz yada sevgiliniz kim olursa olsun...

Demem o ki canlarım hayatı dolu dolu yaşayın... Öldüğünüzde ruhunuz tekrar can bulup yukarıdan izlerken aşağıda olup biteni yüreğiniz ferah olsun... Huzur içinde yatabilesiniz...

7 Aralık 2010 Salı

I love you phillip morris

Yine bir film yorumu yazacağım nacizane :) Filmin konusu geçen seferki olduğu gbi Eşcinsel bir aşkı anlatan bir film...

İzlediğim ve izleyenlerden duyduğum yorum kadarıyla orta şekerli bir film... Ama filmde Jim Carrey başrolü oynadığı için kurtarmış bnce... Konusu kurgusu da hoşuma gitti... İzlenebilitesi olan bir film... Sıkmadan baymadan akan bir film desem daha doğru olur...
Filmin konusu Dolandırıcı bi adam hapse düşüyor,hapiste bir adamla tanışıyor ve sırılsıklam aşık oluyor çeşitli katakulli ile hapisten çıkıyor fakat sevgilisine verdiği sözü unutuyor. Bir daha dolandırıcılık yapmayacağım...
Bunun üzerine akan olaylar yaşanan şanssızlıklar vs vs...

Bir arkadaşım sevmedim ben yarıda bıraktım dedi fakat bana görede süper ötesi olmasada izlenebilicek kıvamda eğlenceli bir film... Boş bi vaktiniz varsa DVD'de izleyebiliceğğiniz gerçekten hoş bi film... Bikaç sahnesinde yine Ağlak bi karakter olarak benim gözlerim doldu :) Demekki ben bu filmden keyif almışım :)

Boş vaktiniz varsa ve eğlenceli bi zaman geçirmek istiyorsanız kapın sevgilinizi ve bu filmi izleyin bence.... Popcorn'u unutmayın cicilerim :) Şimdiden iyi seyirler diliyorruuum :)
 

30 Kasım 2010 Salı

Annem...

Dün gece kuLağımda çınladı Candan'ın Annem şarkısı...

Hani bir biblom wardı kırdığım
Üstüne ne kırgınlıklar yaşadım....

seni seviyorum annecim... Hep benimLe kal olurmu??

24 Kasım 2010 Çarşamba

24 Kasım :)

Bugünümü ve bu bloğumu günün anlam ve önemine istinaden hayatımdaki öğretmenlere adıyorum :) Birascıkta hayatımdaki öğretmenlerimden bahsedeyim size ve huzurunuzda onlara bir kere daha şükran ve teşekkürlerimi sunayım izninizle...

İlk olarak teşekkürümü ilkokul oğretmenin Sayın Uğur Gülkaya'ya iletiyorum... üzerimde emeği çoktur yalan yok açıkcası :) Ben hayırsız çıktım sadece o kadar :) geçtiğimiz bikaç yıla kadar kendisi ile iletişim içinde kalıp sonradan kopmam benim eşekliğim... Belki okuyup duymucaksın bunu öğretmenim ama biliyorum hissedeceksin ve hayatımda seni hayal meyal hatırlasamda sesin hep kulaklarımda... Seni gerçekten çok seviyorum... Ellerinde öpüyorum....

Öğrenim hayatım boyunca yane yaklaşık olarak 18-20 yıl olduğunu düşünürsek bi çok kişiye tesekkur etmem gerekli ama buna ne zaman var ne de yer :) yan çiziyorum ve eğitim hayatım boyunca yanımda olup beni desteklemiş ve elini hep üzerimde tutmuş öğretmenlerime saygı ve şükranlarımı sunuyorum...

Sadece şöle kısa bi not düşmek istiyorum... Öğrenim hayatım boyunca nedense hep İngilizceye meraklıydım ve neredeyse sadece İngilizce Hocalarımın adlarını tam ve eksiksiz hatırlarım :) Gerek öğrenim hayatımda gerekse sivil hayatımda ingilizce hocalarını hep sevmişimdir neden hala bende çözemedim...

Hayatımdaki öğretmenleriminde gününü kutlamak istiyorum kısa kısa....

Aylin'im Canım Öğretmenim kardeşim sıfatından başka sıfatlarında war bak :) Her ne kadar şu anda yapamasanda görevini bi çok konuda öğretmenim oldun sende benim... Yeğenime iyi bak şimdiden hissediorum kız olacak ve ben ona pembe pembe elbiseler yollucam dayısı olarak :)

Arzu'm Canım Öğretmenim yaramaz arkadaşım sırdaşım :) Sen her ne kadar özel söktörde öğretmenlik yapsanda yine öğretmensin hadi seninde günün kutlu olsun :) her ne kadar bnmLe Rock barlarda gezmeye devam etsende özel hayatın karışamam =)

veeeee son olarak Sinefil :) Hayatımdaki İngilizce öğretmeni :) Canım arkadaşım gülümseme sebebi :) Sende iyiki warsın hayatımda... Bugünde Farklı atraksiyonlar yapıp kutlamak isterdim ama zamanım ancak bu kadarına elverdi sizde anlayışlı olun canım aaaaaaa!!!! :)) Öğretmenler günün kutlu olsun Bülentcim seninde... İnan gülümsetiyorsun sende bni tıpkı Aylin ve Arzu gbi...

Hayatımdaki 3 önemli öğretmenim... Sizleri çooookkk seviyorum... Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun....

20 Kasım 2010 Cumartesi

Gecemin Şiiri....

EY HAYAT
(ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın
aslında yokum ben bu oyunda
ömrüm beni yok saysın…)

yaşam bir ıstaka
gelir vurur ömrünün coşkusuna
hani tutulur dilin
konuşamazsın!

tırmandıkça yücelir dağlar
sen mağlupsun sen ıssız
ve kalbinde kuşların gömütlüğü
tutunamazsın…

eloğlu sevdalardan dem tutar
aşk büyütür yıldızlardan
yasak senin düşlerin 
dokunamazsın...

birini sevmişsindir geçen yıllarda
açık bir yara gibidir hâlâ
hâlâ ne çok özlersin onu
ağlayamazsın...

yolunda köprüler çürür
sesin, sessizlik sanki bir uğultuda
savurur hayat kül eyler seni
doğrulamazsın!

yapayalnız bir ünlemsin
dünyayı ıslatan şu yağmurlarda
herşey çeker ve iter
anlatamazsın...

yaşam bir ıstaka
gelir vurur işte ömrünün coşkusuna
sesinde çığlıklar boğulur ama
bağıramazsın…

sonra vakt erişir, toprak gülümser sana
upuzun bir ömrün ortasında
ne hayata ne ölüme
yakışamazsın!

yazdırmalısın mezar taşına:
ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın
aslında hiç olmadım ben bu oyunda
ömrüm beni yok saysın


YILMAZ ODABAŞI

PS: Çok teşekkür ederim Sinefil... 

12 Kasım 2010 Cuma

Serseri Mayınlar ~ Mine Vaganti

Öhöömm...

             Bu bloğa bu konuyu yumuşatarak nası gireceğimi kestirmeye çalıştım kısa süreliğinde beynimde... ama snradan o 2 saniye içinde gerek kalmadığına karar verip yazmaya başlamam bir oldu :)
            
             Yaklaşık olarak 9-10 ay belki 1 sene önce arkadaşımda oturuken rastladık fragmanına ve hemen gitmee kararı aldık.İyi ki gitme kararı aLdık gerçekten de Ferzan Özpeteği bir kere daha kutladım içimden :) ve helal olsun dediğim bilete verdiğim para...

             Konusu herkezce malum "Eşcinsel" içerikli bir film.... Türkiyede hala bir tabuyken "eşcinsellik" ve hala bir hastalık olarak görülürken Türkiyeden çıkan ve bu konuyu açıkca işleyen biri olarak gerçekten sevdim bu filmi...

             Kendi konu da dağıtmadan şöle kısaca devam edeyim bloğuma. Geçen gece eve dönerken DVD almak üzere bir dükkana girdim ve Aklıma birden düştü bu film :) elimdeki DVDleri bir kenara atıp hemen bu filmi sordum ve hemen aldım :) Eve gelinip film hazırlıkları(cips kola çikolata ve türevi ) yapıldıktan snra filme başlanıldı.

           2. kere izlememe rağmen sanki ilk defa izliyormuş hissini hiç öldürmüyor film. Ne kadar izlerseniz izleyin izlettirio film kendini.... Kardeşlerin ikisi de eşcinsel küçük kardeşi aileye açılmak istediğini abisine söylüyor ve abisi bu durumu kullanıp kendisinin escinseL olduğunu ailesine açıklıyor ve asıl film burda başlıyor zaten....
           Film gerçekten çok güzel... Eğlendiriyor,güldüyüyor,toplumun düşüncelerini insanın bakış açılarını gösteriyor. Gösterirkende düşündürüyor kimi zamanda(filmin sonlarına doğru) göz yaşlarını bırakıveriyorsunuz...(belki ben çok duygusalım siz ağlamayabilirsiniz :)) ama eminim ki filmin sonundaki Sezen Aksu'nun seslendirdiği şarkıyı duyunca zaten herşey biticek :)

        Muhakkak bu filmi edinin ve izleyin. Kendinizden etrafınızdan ailenizden veya yakın çevrenizden mutlaka bişiler bulacaksınız... Bu akşam 3. kere tekrar izlicem hem gülüp hem ağlıcam....

        Sizi seviyorum sevgi pıtırcıklarım :) İyi akşamlar diliyorum hepinizeee :)

27 Ekim 2010 Çarşamba

No Comment...

Kulağımda Cranberries'in Linger şarkısı çalıyor ve beynimde de Click filminin bi kaç sahnesi dönüyor... Fazla duygusalım bugün sanırım... Ağlamak için yer arıyorum sanırım.. Duygusalım ya güya yada fazla Zırılım kimilerine göre... ama kimileri bana göre ne acaba? ya da ne olduklarını sanıyorlar gözümde??
       
Eğer ki bu gün burdaysam sırf ben istiyorum diye burdayımdır... Yoksamda kimse istediği için değil kendim istediğim için yokumdur.... sert konuşmayacağım artık... Eski zamanlarımda olduğu gbi kırıp dökmeyeceğim... ağlayıp kendimi de bedbaht etmeyeceğim... Belki efve giderken eski türk filmlerinden oluşan bi demet DVD buketi ile giderim evime... alırım bi kovada çlekli dondurmamı beLki ağlarım yada çileğin afrodizyak etkisine aLdırmadan yalnız geceLerde uykunun kollarına bırakırım kndimi...


Şu ilgimi çeker oldu son yıllarımda ben o kadar büyüdüm ki... herkes bişiler beklerken ve herkese bişiler yetiştirirken kendimi unuttum... Anaçlık had safhada :) hormonel desem diil zaten :P annecime cektim sanırım... her neyse... o dha ayrı bi konu... bazen tepkilerime bakıyorum son 2-3 aydır tanıyamıyorum kndimi... özelliklede son 2 ayımda... gördüklerimi görmüyorum duyduklarımı duymuorum.... çok bunalırsam konuşuoyrum konuştuktan snrada pişman oluyorum... Karşımdaki için değil kendim için... ne gereği warki diorum... HUZURUNU nie kaçırıosun kendinin diorum... sonra derin bi nefes aLıp gülümsüyorum duvarlara...


Ama şunu itiraf etmeliyim ki şu anda ağlayabilirim... kulağımda Şebnem Ferah Herkes bilsin istedim çalıo.... Sözleri canımı yakıyor...


neler gördü gözlerim....
neler duydum dinledim...
aşk böyleyse...
sevmeyim sevmeyin beni...


Ağlasam ayıp olur mu?? yada ağlasam kimin umrunda olur?? kim umursar göz yaşlarımı? kim eliyle siler? Aşkmı? anam mı? yada incinen ruhum mu? kim elimden tutar yalnız gecelerimde? kim ortak olur dertlerime? kim paylaşır beni benimle?


Derken Dolores çıldırır kulaklarımda Ecstacy şarkısıyla ve hüznüm yarılanır... ağlasam ayıp mı olur?? günah mı işlerim küfredersem? kime göre günah? neye göre sevap? will you dance with me as i should? and in the morning the sun will shine...Still i cant shake him get out of my mind... doğrumu gerçekten??


Bi melektim bende aslında... kanatlarım kırıldı savaşmak zorunda kaldım... Şundan da emin ol??  işime geldiği için değil seni sevdiğim için hala burdayım... yoksa kanatlarımı tercih ederdim... işime o gelirdi o zaman çnkü....

21 Ekim 2010 Perşembe

Ivana Sert Röportajı...okuyun yorumlar daha snra....

1- İyi ve uzun bir evliliğe sahip olmanın yolunun dostluktan geçtiğini unutmayın. Karşınızdaki kadına güvendiğiniz ve bencil olmadığınız takdirde, iyi bir evlilik hayatına sahip olursunuz. Bencil davrandığınız takdirdeyse, kadına acı çektirir, mutsuz olmasına yol açarsınız.


2- Merak etmeyin; küçük flörtlerinizden haberdarız. Ancak bunları fazla büyütmeden, tartışma konusu haline getirmeden ilişkimizi sürdürmeyi becerebiliyoruz.
Tabii bu flörtleri alışkanlık haline getirdiğiniz takdirde bizi çok kızdıracağınızı bilmelisiniz!

ALDATIYORSAN...
ALDATILABİLİRSİN!!!



3- Öyle çok kıskanç olduğumuzu düşünmeyin. Küçük kıskançlıklarımızı ya da kaprislerimizi de sorun olarak değerlendirmeyin. Zira bir kadın, ancak değer verdiği ve sevdiği erkeği kıskanır.

4- Gençlik dönemlerimizde, flört etmeyi elbette seviyorduk. Ancak bu, hayatımızın sonuna kadar flört edeceğimiz anlamına gelmiyor. Ne kadar flört edersek edelim, eninde sonunda bir erkeğe bağlanmak, onunla birlikte yaşamak istiyoruz. ışte bu yüzden “evlilik” bizden en çok duyduğunuz kelime oluyor.

5- Öyle her
yeni tanıştığımız erkekle evlenmeyi düşünmüyor ve doğru erkeği arıyoruz. Yeterli hayat deneyimine sahip olan, görgülü ve bilgili bir erkeğin hem iyi bir eş hem de iyi bir baba olacağına inanıyoruz. Zannettiğiniz gibi o erkeğin çok zengin olması da gerekmiyor.

6- Anne olduktan sonra değiştiğimizi düşünmekte haklısınız. Çünkü çocuk, bir kadının önceliklerini yeniden belirlemesine neden oluyor ve sorumluluklarını artırıyor. Başka bir varlığa hayat vermenin nasıl güçlü bir his olduğunu siz asla bilemezsiniz.

7- Alışveriş, sinirli ve üzgün anlarımızın en büyük tesellisidir. Bu durumu abarttığımızı düşünebilirsiniz ancak bir kadının yeni ayakkabı ve çantaya sahip olduğunda hissettiği rahatlığı asla tahmin edemezsiniz.

8-Kız arkadaşlarımızla zaman geçirmekten hoşlanmamız, onlarla her şeyi paylaştığımız anlamına gelmiyor. Bizim de kendimize sakladığımız, iç dünyamızda tutmaktan hoşlandığımız sırlarımız var. Güzel şeyleri paylaşıyor, kötüleri kendimize saklıyoruz.

9- Sadece kendinizi düşündüğünüzde, karşınızdakinden hiçbir şey bekleyemezsiniz. Kadınınızı aldattığınız takdirde, ondan sizi aldatmamasını bekleyemezsiniz. Bir ilişkide karşı tarafa ne verirseniz, ondan da aynısını alırsınız.


**PS...:Kendinize göre okuyup yorumlayın artık canlarım!! bana fazlasıyla mantıklı ve doğru geLdiği ve kendimden bişiler gördüğüm için ekleme gereği hisseetim... hepinize ii akşamlar dileriiimm :) muuuaaaaah :)

1 Ekim 2010 Cuma

.....



...KABUL EDIYORUM YENILDIM BEN SANA HAYAT…
...BU SEFERDE BÖYLE OLSUN SORUN DEGIL…



















28 Eylül 2010 Salı

Emmylou Harris - A Love That Will Never Grow Old (tıkla dinle)

Go to sleep, may your sweet dreams come true
Just lay back in my arms for one more night
I've this crazy old notion that calls me sometimes
Saying this one's the love of your life.

Cause I know a love that will never grow old
And I know a love that will never grow old.

When you wake up the world may have changed
But trust in me, I'll never falter or fail
Just the smile in your eyes, it can light up the night,
And your laughter's like wind in my sails.


Lean on me, let our hearts beat in time,
Feel strength from the hands that have held you so long.
Who cares where we go on this rugged old road
In a world that may say that we're wrong.

17 Eylül 2010 Cuma

RAINBOW...


YARIN GÜNÜM BÖYLE DOĞSUN İSTİYORUM

 Oo°×´¯`v^· ·· ×÷·.·´¯`·)»  RENGAREN«(·´¯`·.·÷× · ··^v´¯`×°oO



16 Eylül 2010 Perşembe

Çalışma Masam :)


BAZEN BLOKLARIMI YAZDIĞIM SEVİMLİ MASAAAAM :)

Kazanmak neye yarar ki kaybeden olduğunda....

Dün geceden beri beynimde bişiler dönüp duruyor ama ne olduğunu henüz çözmüş değilim açıkcası... Yine dün geceden beri kadim dostum Şarap ile şöleee koyu bir muhabbete daldık... evde kimse yoktu ortam loştu... sadece bi tane abajur parlamaya çalışıyordu kapının yanından... Fazlasıyla romantik değilmi şarap ile? ama tek nokta romantizmi kendimle yaşamam ve tartışmam... orasıda ayrı bi olay... Herneyse...

Asıl konuya gelirsem eğer şööööleeee bi düşündüm... Ne yaptım neler yapıyorum neler yapacağım... tabiki bu programa bi kaç eski dost telefon bağlantısı ile katıldılar ve kararlarımda etkili olamadılar her zamanki gbi :) yine eserekli bildiğini okuyan ben dinlemedi yani kısacası...

Velhasıl kelam bilmiyorum... suçlu aramıyorum.. suçlu zaten bir kişi değildir iki kişilik bir ilişkide... her iki tarafta da wardır suç her iki tarafta da wardır hata... ama bi taraf yarım gramda olsa ağır basar... bence herkez takkeyi önüne alıp düşünmeli iyice...  Snrasında zaten olan olur... kararlar karşılıklı verilir...

Ama şöle bişey daha var Candan ablamızında söylediği gbi;
 Kazanmak neye yarar ki kaybeden olduğunda?? 

Önemli olan çekip gitmek yada defetmek deildir... önemli olan snrasıdır... bi sinirle çıkar ağızdan kelimeler ve daha snrasında başlar pişmanlıklar...

Sana kalan deyim yerindeyse açılan yaralar...

dediğim gbi önemli olan snrasıdır.... Önemli olan yarım gramda olan hatayı anlayınca ve hâlâ elin telefona gidemiyorsa o tarafların bileceği iştir...

Fazla lafa ne hacet... Dediğim gbi artık takkeleri önüne koyup düşünme vaktidir vakit...
"Ama her ne olursa da olsun......." diye de bitirmicem cümlemi bu yazımda bu kez....

15 Eylül 2010 Çarşamba

Şu anda beynimde dönen replik (Click Filminden) ;

*will you still love me in the morning??
*Forever and ever baby....

* bir sabah olduğunda hala beni seviyor olacak mısın?
*sonsuza kadar bebeğim...

kısaca gördüğüm rüya(?!)

BİRGÜN YOLDA YÜRÜYORDUM.. Bİ ŞARKI DUYDUM... KALBİM ACIDI... HEPSİ BU...

14 Eylül 2010 Salı

Vazgeçmek...

İnsan elde etmek istedinini aldıktan snra çabuk mu sıkılıyor yoksa bir anda??! yada nasılsa cepte saLLa gitsin matığıyla mı yaklaşıyor karşısındaki insana yada eşyaya??

Eşya olarak varsayarsak eğer örneğin bir biblo yada bir elbise... Biblonun elde ettiğinin ertesi günü kırılmayacağını yada elbisenin bi snraki gün bi yere takılıp yırtılmayacağının bi garantisi warmı??

İnsan ise daha tehlikeli değilmi aslında?? düşünsene bi günü ni gününe tutmayan bi yaratık,varlık... o yüzden zaten çabuk sıkılıyor elde edince...

karşıdaki insanı düşünen oldumu acaba bu sıkılma evresinde?? duygular,düşünceler,hisssedilenler yada hissettiği sanılanlar?? gelgitler yaşamaz mı karşıdaki?? Hani eskilerimizin çocukluğumuzun deyimiyle onun canı yokmu??

Elde ettikten snra değişen ne oluyor hala anlamış da değilim açıkcası? yine aynı madde yada insan elde edilen.. hatta elde edilmekten de memnun bişekilde idame ettiriyor yaşamını.. Aitlik duygusuyla güven duygusuyla en önemlisi HUZUR duygusuyla... Elde edende değişen ne çözebilmiş değilim... Eskiyor sanırım elde edilen... Vitrinde kalması gerekiyor... dokunulmaması gerekiyor... o zaman ne anlamı kalıyor ki yaşamın?? hislerin duyguların evlerin barkların... Yada Kalbinin??

Elde edilenler kaybedilince değeri anlaşılıyor sanırım... şöleee bi düşün zenginsin para gani.. bi anda yok oluyor kaybediosun... kaybedincede üzülüp ağlıyorsun... Aşkta böle değilmi?? aşkta ruhsal zenginlik değilmi bu zamanda bu devirde??

eğer bir anlam ifade ediyorsa bu yazdıklarım elde ettiklerinize0(kaba bi tabirle elindekilerinize) sımsıkı sarılın.. Hala ilk günkü kadar değerli olduklarını ve kaybetme korkusunu yaşadığınızı en önemlisi aşkınızı ifade edin ve sımsıkı sarılın güven içinde....

Haaaaa derseniz yok abi elde ettim bi süre ii geLdi snra artık sıkıldım... o zaman size tavsiyem Zeynep Casalini'den "Artık ben vazgeeeççtiimm yalnızlığıııııı seçtim herşey bitti anlasanaaaaaa dokunmaaa banaaaaaa dokunmaaa banaaaaaa" şarkısını bağıra bağıra söleyin...

Söleyin ki vazgeçilende kendi rotasını çizip yoluna devam edebilsin...